ateizmecevap
  MATERYALİST FELSEFENİN ÇÖKÜŞÜ
 
Derinliğine düşündüğünüzde ilimlerin sizi Allah'ın varlığına inanmaya zorladığını göreceksiniz." Lord Calıin (Fizik âlimi) İlimler, kâinattaki nizamın ele alınarak incelenmesinden doğmuştur. Tabiattaki kanunlar tesadüflere bağlı olarak değişse idi, meselâ: Güneş ve ay'ın doğuş ve batışları intizamlı olmasaydı, bunlar hakkında yapılan ilmî araştırmalar sağlıklı olmayan neticesiz çalışmalar olacaktı, bunlarla alâkalı ilimlerden bahsetmek de mümkün olmayacaktı. O halde kâinattaki âhenk bizi bu değişmez nizamın nasıl meydana geldiğini düşünmeye zorlayacaktır.Nizam, tesadüflerin bir neticesi olamaz. Çünkü tesadüfler kördür ve akıl doğrultusunda ilerleyemez. Yalnız tesadüflere bağlı bir âlem, ister istemez intizamsızlığa doğru gider. Şu halde bu nizam nasıl meydana gelmektedir? İntizamsızlık kendiliğinden meydana geldiği halde, muntazam hâl ancak bir Tanzim Edici'nin varlığıyla mümkündür. Kâinatın Tanzim Edici'si de, atomdan yıldızlara, hücreden insana kadar herşey'e hükmeden, mutlak kudret sâhibi bir Zât olmalıdır. Kesin bir irade, sonsuz bir ilim, nihayetsiz bir kudret sâhibi olan bu Zât, yani Allah, kâinattaki muhteşem nizamı koyabilir ve koruyabilir. Yoksa kâinata zerre kadar bir tesadüfün karışması hâlinde, kâinattaki intizamın karmakarışık olması işten bile değildir. Âlemdeki nizam ve bu nizamda meydana gelen en ufak değişikliklerin ne kadar büyük neticeler meydana getireceğini, bâzı hayret verici gerçeklere göz gezdirdiğimizde anlayabiliriz. Bunu Sadece bir insan DNA sı Örneğiyle Açıklayalım: Bir DNA da büyük bir kütüphaneyi dolduracak kadar bilgi mevcuttur. Evrim Teorisi (Yani Bilinçsiz atomların KENDİ KENDİNE bir araya gelerek hiç bir şeye ihtiyaç duymaksızın süper bir sistem geliştirmesi ki bu farkı şöyle açıklarsak evrim bilinçli bir şekilde yürütülmektedir) yani MATERYALİST felsefe nesilden nesile genetik aktarım da ki hataların evrime sebep olduğunu ve bu hatalar sonucunda türlerin, çeşitliliğin oluştuğunu savunmaktadır. Bu olay şu şekilde açıklanabilir: Hangi bir kişiyi bilgisayarın karşınına geçirip önüne dünya tarihiyle ilgili büyük bir ansiklopedi verildiğini düşünün ve bunu yazarken aralarda gözlerini kapatıp yanlış tuşlara basmasına sebep olun. Bunu belirli yerlerde tekrarlayın. Sonra bu bilgiyi kaydedip başka birisine aynı işlemi uygulatın. Sonra bu işlemi birçok kişiye tekrarlatın. En sonunda oluşacak sonuç sizce ne olabilir? Düzen mi? Kaos mu? İşte Materyalist felsefenin savunduğu geçersiz teori budur. Genetik aktarımlar da meydana gelecek hatalar sayısız canlı türünü ve akıl almaz düzen ve tasarımı içinde barındıran dünyamızı ve canlılığı sizce oluştubilir mi? Çevremize Alışılmışlık perdesini çıkarıp baktığımızda elbette ki canlılarda ki mikroskobik detaylara kadar hatta daha da ince detaylara kadar kusursuzca var edilmiştir. Evrim teorisini Darvinin bulduğunu savunan Kurandan habersiz Materyalist felsefe 14 Asır önce Kuranı Kerimde Yüce Allah bu evrimi kendisi Kontrol ettiğini Kendi ilmiyle ve isimleriyle açığa çıkardığını açıkça söylemektedir. 24- Dünya hayatının misali şöyledir: Gökten indirdiğimiz su ile, insanların ve hayvanların yediği bitkiler birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü süslerini takınıp süslendiği ve sahipleri kendilerini ona gücü yeter sandıkları bir sırada, geceleyin veya gündüzün, ona emrimiz gelivermiştir, ansızın ona öyle bir tırpan atıvermişiz de sanki bir gün önce orada hiçbir şenlik yokmuş gibi oluvermiştir. Düşünen bir kavim için âyetlerimizi işte böyle açıklarız. 6- Yeryüzünde rızkı Allah'a ait olmayan hiçbir canlı yoktur. O, onların karar kıldıkları yerleri de, emaneten durdukları yerleri de bilir. Onların hepsi apaçık bir kitaptadır.(hud) 3. Yeryüzünü enine boyuna yayıp döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar meydana getiren ve yeryüzünde meyvelerin hepsinden iki çift yapan O'dur. Sürekli olarak gece ile gündüzü birbirine dolamaktadır. Düşünecek olan bir kavim için bunda muhakkak ki, ibretler vardır. 17. Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi miktarlarınca sel olup aktılar. Sel de suyun yüzüne çıkan bir köpük yüklendi. Bir zinet eşyası veya bir değerli mal yapmak için, ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir. İşte Allah hak ile batılı böyle çarpıştırır. Fakat köpük atılır gider, insanlara faydası olan ise yerde kalır. İşte Allah böyle misaller verir. (r'ad) 15- "Görmediniz mi Allah yedi göğü uygun tabakalar halinde nasıl yaratmış?" 16- Ve Ay'ı bunların içinde bir nur yapmış, güneşi de bir lamba kılmış. 17- Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi. 18- Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çıkaracaktır. (NUH) Ayetler de de açıkça belirtildiği gibi bilinçsiz atomların tesadüfen oluşturduğunu savunan BİLİNÇSİZ EVRİM TEORİSİ Açıkça 14 asır önce bu ayetlerle yıkıp geçilmektedir. Şüpesiz Ki Kuran Yüce Allah'ın Sözüdür! 1 - Dünyamızdan 1.400.000 defa daha büyük ve dış kısmındaki ortalama sıcaklığı 6.000 derece santigrad olan güneş fırını, dünyamızdaki canlıların en mükemmel istifade edebileceği mesafededir. Milyonlarca yıldır bu kararlılık devam etmektedir. Dünyamızın sıcaklığı 50 derece artsa veya eksilse idi bütün bitkilerle birlikte insanlar da, yanarak ya da donarak ölürdü. Dünyanın bu ideal sıcaklığa sâhip oluşu daha pek çok şartlara bağlıdır. Meselâ: Dünya, güneşin etrafında saniyede 30 km.'lik bir hızla döner. Bu hız şayet saniyede 10 ya da 70 km. olsa idi, güneşe olan uzaklık ya da yakınlığımız, yaşamamıza engel teşkîl ederdi. (Güneş ile dünyamız arasındaki çekim kuvveti, dünyamızın sür'atinden dolayı sâhip olduğu merkezkaç kuvveti tarafından dengelenmektedir. Dünyamızın sür'atinin değişmesi, dolayısıyla merkezkaç kuvvetinin artmasını veya azalmasını netice vermekte, bunun karşılanabilmesi için de güneşle dünya arasındaki mesafenin değişmesi gerekmektedir.) 2 - Aralarında 380.000 km.'lik uzaklık olan dünya ve ay'ın kütle çekimlerinden dolayı denizler, akarsular kabarıp alçalmaktadır. Gel-git veya medd ü cezir adı verilen bu hâdiseden, Fransa, Kanada, vs. gibi ülkeler faydalanarak, barajlar yapmak suretiyle milyonlarca kilovat saatlik enerji sağlamaktadır. Dünya ile ay arasındaki bu çekim dengesi değiştiği takdirde, yani, arada mesafe farklılaşması meydana geldiği zaman yeryüzü sular altında kalacak ve yeryüzünden hayat silinecekti. 3 - Dünyamız, güneş ve diğer yıldızlardan gelen ışınlara ve her saat başımıza yağan yüzlerce meteor taşına karşı üçlü bir korunma sistemi ile çevrilidir. Bu sistem olmasa uzaydan gelen kozmik ışınlar ve meteor taşları bir anda yeryüzündeki canlılığı tamamen söndürebilir. Bu üçlü sistem ışınlar ve meteor taşları bir anda yeryüzündeki canlılığı tamamen söndürebilir. Bu 3 sistem şöyledir: a - Yarı çapı 100.000 km. olan manyetik koruyucu alan. b - Atmosferin üstünde üçgen prizma şeklinde bir ağ tabakası gibi kurulu olan ozon tabakası. Bu tabakada güneşten gelen ışınların canlılara zararlı kısmı emilmekte, gerisi gönderilmektedir. c - Kalın atmosfer tabakası. Astronomi ilminden açılan pencereden görülen bu gerçekler, bizi en büyük hakikata götürmekte ve kâinatın mutlak bir tercih, kesin bir irade ve sonsuz bir kudret eseri olduğunu ortaya koymaktadır. Bu tercih, irade ve kudret ise, âlemlerin yaratıcısı, sâhibi olan Allah'a mahsustur. Bu 3 lü sisteme ek olarak bu araştırma dışında ediğim diğer koruma faktörlerini de bu yazıya eklemek istedim. 4. En ufak bir meteordan en büyük bir gezegene, galaksi sistemlerine ve onları da çevreleyen sistemlerim hepsinin gideceği yer yani rota önceden belirlenmiştir. 5. Dünyamızdan kat ve kat büyük olan Satürn her ne kadar dünyamızla alakasız gibi dursa da aslında bu gezegenin üstlendiği büyük bir görev vardır.Bu görev ise; dünyamız üzerine gelen gök taşlarını sahip olduğu dev manyetik alan ve çekim gücüyle kendisine çekerek dünyamıza gelecek tehlikelere karşı adeta kendisini siper ederek dünyaya gelmekte olan sayısız gök taşlarını kendisinde toplar. Yazan ve Düzenleyen: Aşkın Güray Kaynak: Harunyahya.net Kuran-ı kerim
 
  Bugün 8 ziyaretçi (16 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol